Günnur Ulusoy'dan "Çizgisel Hayatlar"

Günnur Ulusoy, ağırlıklı olarak çalıştığı dairesel tablo ölçeklerde formüle, karakterize, stilize edilmiş belirli formlar ile temelden bir inşa gibi kompozisyonlar kuruyor... Ya da o bu temel üzerinden, karakterize formları üzerinden resimlerini inşa ediyor, yükseltiyor.


Onun bu temelden inşa resmine, karakterize formlarına kompozisyon ölçekte form kazandırmak iştigali de denilebilir belki bir nevi... Onun bu ele aldığı, üstünde ağırlıklı olarak çalıştığı formüle, stilize, karakterize edilmiş formların içeriksel, tematik özelliklerine bakıldığında kent peyzajını ya da panoramik kent peyzajını, kır peyzajıyla buluşturduğu da söylenebilir... Bu bağlamda bu peyzajda onu farklı kılan da bir puzzle’ın parçaları gibi karakterize formlarına form katarak iki boyutluluktan üç boyuta ya da şekilden forma, çizgiden çizime, desenden resme, paletten tuvale pastel renkleri resme başarılı yansıtması ile peyzaj sanata getirmiş olduğu yorum... Dairesel tablo ebatın elveren olanağında kompoze ölçekte ya da bütünde formlarını formlarla ilişkilendirirken renkler ile kurduğu ferahlık, sempatiklik ve merkeze, içe yönelen bir derinlik, devingenlik hissiyatı... Onunla hayatı ve sanatı üstüne konuştuk..

Röportaj: Recep Süğlün


Öncelikle sizin karakterize formlarınızın ya da formlar üzerine kurduğunuz resim sanatınızın fikri plandan pratiğe gelişim sürecini konuşalım? Bu paralelde sizi de tanımış olalım... Günnur Ulusoy resme ne zaman nasıl başladı? Bugüne gelene dek resim sanatı nasıl bir evre ya da evrelerden geçmiştir? Mesleğinizin resme, resmin mesleğinize, hayatınıza dair neler kattığına dair söylemek istedikleriniz diyelim…


Aslen Trakyalı olmakla beraber hayat yolculuğum, 1969 Mayıs’ında İstanbul’da başladı. Türkiye’nin dört bir yanında görev yapmış meslek sevdalısı asker bir baba ve akşamlarını da okuma yazma bilmeyen kadınlarımıza adayan öğretmen bir annenin çocuğuyum. Babamın görevi nedeniyle Anadolu’nun, ülkemizin farklı coğrafyalarında, şehirlerinde bulundum. Çocukluğum bir şehirden bir şehre taşınmakla, uzun yolculuklarla geçmiştir diyebilirim. O uzun yolculuklarda alabildiğine uzanan doğa, büyüleyici manzara beni çok etkilemiştir. Bir de o yolculuklarda bir film şeridi gibi geçip giden ardımda bıraktığım çocukluğumun evlere merak duygusu... O tek katlı, kutu kutu, minice, ahşaptan, kerpiçten köy evleri, kasabalar, kenttekiler, apartmanlar… Bacası tüten, geceleri ışığı yanan evler... Orada yaşayanlar, yaşananlar… Dört duvar arasında bir ömrü paylaşanlar... Çocukça duygularla merak ederdim. Mutluluk, sevgi, huzur, hüzün, sevinçler her evde aynı mıydı? Kimi zaman hüzünlendiğimiz kimi zaman mutlu olduğumuz o minik evlerdi aslında gerçeklerimiz… Nasıl ki, yanından hızla geçip camdaki bir çizgi gibi ardımızda bıraktığımızı düşünsek de aslında o minik evler hep orada, hayatlar orada, anılar orada, yaşam mücadelemiz, hayallerimiz orada... O uzun yolculuklarda, otobüsün camından geçip giden eşsiz doğayı, evleri çocukça bir merakla görebilmek için gözlerim kapansa da uykusuz geçen gecelerim de olurdu. Etrafımda; şehirler, evler, okullar, arkadaşlarım sürekli değişiyordu ama memleket ve sevdiklerimin hasreti hayatımda değişmeyen tek şey olarak kalacaktı. O yolculuklardaki doğa, evlere duyulan merak duygusu… Yaşadığım farklı yerlerdeki coğrafi çeşitlilik, renkler… Biraz da göçebelik hissi içinde bir kenti terk ederken ardında bıraktıkların, anıların, arkadaşlıkların, yaşanmışlıklar… Onların hikayeleri… İşte bütün bunlar resmimi, renklerimi belirleyen, şekillendiren temel etkenler oldu. Çizgisel Hayatlar’ımın ilk çizgileri, eskizleri o bellekte oluştu diyebilirim. O kız çocuğu artık büyüdü… Seslerini hiçbir zaman duyamadığı o evlerin, seslerini çizmeye başladı. Neden mi evler çiziyorum? Neden mi renkler? Neden mi kimi resimlerimin ortasında bazen küçük bir kız çocuğu beliriveriyor? Neden mi bazen küçük bir çizgide, bir fırça dokunuşunda farklı duygulara dokunma isteğim? Cevabı, o uzun yolculuklardaki küçük kız çocuğunun; otobüs camından bakmak için uykuya direnen gözlerinde gizli… İçindeki merak duygusunda gizli… Yol boyunca akıp duran apartmanları, ışıkları yanan evleri merak etmesinde gizli… “Çizgisel Hayatlar” aslında gerçeği, anıları, yaşamı, duyguları ve kendimizi sorgulayan bir yol. Bu yol; İstanbul’ da doğan öğrenim hayatı Adana, Ankara, Kars, İstanbul’ da geçen bir Metalürji Mühendisinin ilk sevdasının yağlı boya resimler son sevdasının da “Çizgisel Hayatlar” olmasından öte daha anlatılmamış hikâyeleri de olacağı uzun bir yolculuk.1987 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliği’nde başladığım üniversite eğitimimi 1992 yılında tamamladım. 1997 yılında MEB Sınıf öğretmenliğinde başladığım çalışma hayatıma 2000 yılından itibaren Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nde (MTA) Metalürji Mühendisi ve İzmir Bölge Müdür Yardımcısı olarak devam ettim. Metalürji Mühendisi olarak görev yaptığım dönemde seramik ve yapı malzemeleri konusunda çalışmalar yaptım. Özellikle endüstriyel artıkların (bor madeni artıklarının) yapı malzemesi olarak değerlendirilmesi konusunda yürüttüğüm projelerde çalıştığım kurum olan MTA adına patent alarak, 2014 yılında Yapı Endüstri Merkezi (YEM) tarafından “Gümüş Çekül Yapı Ürün” ödülünü “MATBOR” isimli çalışması ile MTA Genel Müdürlüğü’ne kazandırdım. Lise yıllarından itibaren amatör olarak yağlı boya tablolar yaptım. İş yaşamımda mühendislik yaptığım dönemlerde endüstriyel hammaddeler ve seramik malzemeleri ile çalışmalar yürüttüm. Sanatsal seramikler konusunda çalışmalarım olmuştur. Çizgisel hayatlar ismini verdiğim koleksiyonumun ilk adımımı seramik malzemeler ile attım diyebilirim. 2009 yılından itibaren ise tuval üzerine karışık teknik olarak çalışmalarıma Ankara’da devam etmekteyim. 

Tarzınızı nasıl açıklarsınız? Hangi disipline, sanat anlayışına yakın durur? Sanat ve sanatçı enflasyonunun yaşandığı çağımızda tanınan, talep gören, ismi olan biri olarak izleyici, sanat alıcısı, sanatsever sizin resimlerinizde ne bulmuş olabilir? Tarzınızın kabul görüşünü nelere borçlu olabilirsiniz?


Ressam hayatı çerçevelere sığdırır. Buna kıyasla resmimi tanım olarak bir çerçeveye oturtmak izahı zor olsa gerek. Tarz pratik bir süreç… Zamanla oturuyor. Bazen sezgiyle, el yordamıyla ilerliyor. Bilgiyle, birikimle, tecrübeyle, çalışarak gelişiyor. Resimlerime dair çevremden, arkadaşlarımdan, izleyicisinden çok farklı yorumlar, değerlendirmeler almışımdır. Hepsi benim için ayrı bir değer ve zenginlik. Minik evler resmimin temel unsuru ve altyapısı olarak benim vazgeçilmezlerimdir. “Çizgisel Hayatlar’’ koleksiyonuma can verenlerdir. “Çizgisel Hayatlar” olarak tanımladığım tarzımda, gerçeklerimi incecik çizgilerde gizlenen ve kuvvetli bir haykırışı dışa vurduğum hikayelerim ile her tuvale bambaşka duygular yüklenir. Bazen bu duygu kentsel yaşam tarzının insanda uyandırdığı hapsoluş/kaçış hisleri, bazen de temiz ve dingin bir hayat. Ama nihayetinde içinde yaşadığımız dünya… Her ne kadar bu duyguların tuvale aktarımı tek bir duygu gibi görünse de içinde barındırdığı birçok mesaj ve hisler ile yüklüdür.

Ayrıca eserlerime sahip olan sanatseverlerimden aldığım izlenimlere çok değer veririm. Eserlerimin, tamamlandıktan ve sanatseverler ile buluştuktan sonraki sürecinde nasıl bir yaşam sürdüklerini merak ederim. Sanatseverlerimden aldığım izlenimler ise, eserlerimin kendilerinin, yaşamlarının, duygularının anahtarı olduğu yönünde olmakta… Ben bu duygular ile besleniyorum, böyle güzel geri dönüşler beni çok mutlu ediyor. Tarzımın; koleksiyonerlerimin ruhuna dokunması, yaşamımızın içinden alıntıları taşıması, belki unuttuğumuz ama içimizde açığa çıkmamış duyguların dışa vurumu sanatseverlerimi etkiliyor diye düşünüyorum. Kullandığım renkler ile altında yatan kompozisyonla birleşince verilmek istenen ana düşünce daha da kuvvetli ortaya çıkıyor. O an içimden geldiği gibi, duygularımı tuvale yansıtmam, sanatseverlerle aramızda etkin bir bağ oluşturuyor.

Günnur Ulusoy bir resme nereden başlar? Nelerden etkilenir? Anladığım kadarıyla tarzınız gereği ilk etapta çizgi, çizimler, belki kontürler önem kazanıyor? Fırça yerine ince uçlu kalemler... Yine tarzınız gereği ilk etapta resimleriniz planlı, programlı ya da düzenli bir gidişata mı sahip? Ve sonrasını sizden dinleyecek olursak... Bir kompozisyonu kurarken üslup, teknik açıdan ya da tarzınız bağlamında kompoze unsurlar bakımından neler önem taşıyor?


Resim yapmaya başlamadan önce uzun bir süre izlenimlerim olur, onları hafızamda biriktiririm, düzenlerim ve tuvale aktarmaya geldiğim zaman ise hafızam benim eskizim oluverir ve çalışmaya başlarım. Bu izlenimler sürecinde yaşadığım her andan, her olgudan, düşüncelerden, toplumsal olaylardan veya çevremde gördüğüm küçük ayrıntılardan bile kompozisyonumu kurabilirim. Daha sonra zihnimdeki biriken bu olguları, düşünceleri tuvale aktarmaya başlarım. Tamamen doğaçlama çizilen minik evler… Formlar... Bu minik evler dediğim gibi benim vazgeçilmezlerimdir… Devamında anlatmak istediğim ya da mesaj vermek istediğim düşünce, duygu veya nesnel bir objeyi birleştirilerek kompozisyonumu tamamlarım. Şöyle anlatabilirim; 2 ya da 3 katman düşünün, eserime bakan bir sanatsever aktarmak istediğim duygu ve düşünceyi ya da kendi içsel yaşamına olan hitabını, yaklaştıkça detayları görmekte ve yaklaştıkça da minik evler ile bağlantıyı kurarak ilerliyor ve kompozisyonun tamamını görüyor. Tümden gelim kısaca… Tarzıma “Çizgisel Hayatlar” diyorum. Bu belki ileride yeni bir tarz ve akıma dönüşür kim bilir…

Ağırlıklı olarak tablo ölçekte dairesel formlar kullanıyorsunuz. Bu bilinçli bir tercih olsa gerek... Bu formu tercih etme nedenleriniz nelerdir? Tablo ölçekte dairesel formda çalışmak tarzınıza ne tür katkılar, olanaklar sunuyor?


Evet. Çünkü derinliği ve anlatmak istediklerimi daha net bir şekilde aktarabiliyorum, bu da koleksiyonerlerime hem farklı hem de çok anlamlı geliyor. Kare tuvaller de kullanıyorum, bazı sanatseverlerim önce yuvarlak formlarınızdan almıştık şimdi de kare olan formlarınızdan çalışır mısınız diye talepleri oluyor. Bu da beni mutlu ediyor tabii. Nihayetinde vazgeçilmezim yuvarlak tuvaller ama her formla da çalışmaya açık bir sanatçıyım.

Sizce renk nedir? Ne anlam ifade eder? Renk anlayışınız resminize işlev olarak ne yönde, nasıl katkı, olanaklar sağlamıştır? İzini sürdüğünüz, çalışmaktan hoşlandığınız favori renkleriniz var mıdır?


Tuvallerimde çok farklı renkleri bir arada kullanırım. Bu renkler bazen sıcak renklerin bir arada olduğu, bazen de siyah beyaz olarak çalıştığım uygulamalar vardır. 

Renk, duyguların tuvale yansımasıdır. Asla yalan söylemez. İnsanın içindeki duyulara hitap edebiliyor olması ile iç içedir. Bana göre her rengin bir anlamı vardır ve anlatılmak istenen duygu ve düşünce ile birlikte kompozisyonuma girince ortaya daha sıcak ve anlamlı bir form çıkıyor.

Son olarak ileriye dönük çalışmalarınız nelerdir? Ufukta neler var?


Zamanımı ağırlıklı olarak hafızamda biriken konunun tuvale aktarılması ve bu esnada hislerimi nasıl koleksiyonere en doğru şekilde yansıtabilirim düşüncesinin planlanması alıyor. Bunun yanında koleksiyonerlerimin ve sanatseverlerimin özel olarak istemiş oldukları eserlerin tasarımlarının hazırlığı, sürecin önemli bir bölümünü teşkil ediyor. Eserlerimin sanatseverlerle buluşması için, karma sergiler, solo sergiler ve sanat fuarlarına katılımlarım olmakta ve bu süreçlerde sanat fuarlarına katılım sağlamaktayım.16 Ekim itibariyle Ankara Artnova sanat fuarındayım. Kasım ayında İstanbul İAAF Sanat ve Antika Fuarı ında yer alacağım. 2025 2-17 Şubat ta kişisel sergim olacak. İstanbul Galerie D’art La Visione’de… Kasım ayında da 2025 İİAF sanat ve antika fuarı İzmir de eserlerim yer alacak. Önümüzdeki süreçte, çizimlerimi farklı dekoratif objelerde, tekstil sektöründe, cam veya seramik sektöründe görmek beni çok mutlu eder. Böyle farklı disipliner çalışmaları içeren işbirlikleri içindeki oluşumlara da açık olduğumu belirtmek isterim.Bu samimi ve farkındalık yaratan söyleşi için size ayrıca çok teşekkür ederim. Sizlerin, sanat dünyasında sesimiz olması ise yadsınamaz bir gerçektir. Teşekkür ederim… 

Ben de Art Vizyon olarak dergimize verdiğiniz bu röportaj için teşekkür ederim.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anadolu efsaneleri

Kadın girişimciden Doğu'ya yatırım

Şima'nın mitolojik kadınları

İşte “Miss&Mr. Fashiontv 2024”

Batman'dan sonra Kars'ta

Kadınları hayattan ayırmayın!

Güzeller “Dubai Çikolatası” yaptı